PTT'den para gönderme ücreti ne kadar ?

Ahmet

New member
PTT’den Para Gönderme Ücreti Ne Kadar? Erişim, Eşitsizlik ve Görünmeyen Yükler

PTT şubesinde sıra beklerken insanların yüz ifadelerini izlediğimde, sadece bir işlem kuyruğu değil, sosyal bir hikâye görüyorum. Kimisi emekli maaşını çekmeye gelmiş, kimisi memlekete para yollayacak, kimisi çocuğunun eğitim masrafını karşılamaya çalışıyor. PTT’den para gönderme ücreti sorusu aslında “birkaç liralık” bir mevzu gibi görünür, ama bu ücretin kimin için küçük, kimin için büyük olduğuna baktığımızda karşımıza toplumsal cinsiyet, sınıf ve ırkın ördüğü derin bir tablo çıkar.

Ücretin Bedeli: Sadece Para Değil, Erişimin Maliyeti

PTT’den para gönderme ücreti 2025 itibarıyla işlem tutarına göre değişiyor. Ortalama olarak 0–1.000 TL arası gönderilerde yaklaşık 20-25 TL civarında bir kesinti yapılıyor. Ancak bu basit rakam, toplumun farklı kesimlerinde farklı anlamlar taşır.

Bir beyaz yakalı için bu ücret kahve parasına denk gelirken, asgari ücretle geçinen bir işçi için o ücret bir öğün yemeğe, hatta bazen bir günün yol parasına eşdeğerdir. İşte burada sosyal sınıfın görünmez sınırları devreye girer. Ekonomik sistemdeki “küçük kesintiler”, yoksul bireylerin hayatında büyük farklar yaratır.

Finansal erişim üzerine yapılan araştırmalar (OECD, 2023) gösteriyor ki düşük gelirli bireyler, işlem başına ücretlerin yüksekliği nedeniyle resmi para transfer sistemlerinden kaçınmakta ve kayıt dışı yöntemlere yönelmektedir. Bu durum yalnızca ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda sosyal bir dışlanmadır.

Kadınlar İçin Finansal Hareketlilik: Görünmez Engeller

Kadınların PTT üzerinden para gönderme süreci, toplumsal normların gölgesinde şekillenir. Birçok kadın, kendi kazandığı parayı göndermek istediğinde bile “kimin adına gönderileceği” konusunda sorgulanır. Bazı kırsal bölgelerde kadınların tek başına işlem yapması hâlâ garipsenir. PTT gişelerinde görev yapan bir kadın memur arkadaşım anlatmıştı: “Bazı erkekler, eşlerinin kendi başına işlem yapmasına bile izin vermiyor. Kadın geldiğinde arkasında kocası bekliyor.”

Bu tablo, yalnızca bireysel davranışlarla değil, yapısal toplumsal cinsiyet rollerinin ekonomiyle kesiştiği bir alanla ilgilidir. Kadınlar çoğu zaman hem duygusal hem de ekonomik aracı olarak görülür — para gönderen değil, para “aktaran” bir konuma sıkıştırılır.

Kadınların finansal bağımsızlığını teşvik etmek için yapılan projeler —örneğin, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) tarafından yürütülen mikro finans girişimleri— kadınların para yönetimi konusundaki özgüvenini artırmış, ancak PTT gibi kurumsal sistemlerde hâlâ eşit bir temsile ulaşılamamıştır.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımları: İyi Niyet Yeter mi?

Toplumda erkekler genellikle “para kazanan” ve “gönderen” konumundadır. Bu nedenle PTT gişelerinde para transferi yapanların çoğu erkeklerdir. Ancak bu durum, erkeklerin sistemin adaletsizliğini sorgulamalarını engellememelidir.

Bazı erkek kullanıcılar forumlarda “Ücret yüksek ama sistem güvenli, sorun yok” diyebiliyor. Bu görüş, orta sınıfın konfor alanından konuşur. Oysa sistemin güvenliği kadar adaleti de sorgulanmalıdır: Neden yoksullar finansal hizmetler için daha fazla ödemek zorunda kalıyor?

Gerçek bir çözüm odaklı yaklaşım, erkeklerin empatiyle ama üstten bakmadan sürece dahil olmasıyla mümkündür. Örneğin, işçi sendikalarının veya erkek kooperatiflerinin PTT ve kamu bankalarıyla ortak projeler geliştirerek toplu işlem indirimleri sağlaması, hem dayanışmayı hem de eşitliği güçlendirebilir.

Irk, Etnisite ve Göçmenlik: Finansal Görünmezlik Alanı

PTT’nin para transfer sisteminde ırk ve etnik kimlik, çoğu zaman resmi istatistiklerde görünmezdir ama sahada çok belirgindir. Türkiye’de yaşayan Kürt, Roman, Arap ve özellikle Suriyeli topluluklar için PTT, çoğu zaman tek resmi finansal kanaldır. Ancak kimlik doğrulama süreçleri, dil engelleri ve bürokratik bariyerler nedeniyle bu topluluklar sistemde ikincil konuma itilmektedir.

Bir Suriyeli inşaat işçisi düşünelim. Her ay kazandığı az miktarı memleketteki ailesine göndermek istiyor. Ancak geçici koruma kimliğiyle işlem yaparken defalarca reddediliyor. Onun için para gönderme ücreti sadece 25 TL değil, saatlerce bekleyip aşağılanma riski demek. Bu deneyim, finansal hizmetlerin “eşitlik” iddiasını sorgulatıyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) 2024 raporuna göre, göçmenlerin finansal hizmetlere erişiminde en büyük engel “bürokratik önyargı ve kimlik güvensizliği”. PTT’nin bu konuda kapsayıcı bir politika geliştirmesi, sadece ekonomik değil, insani bir zorunluluktur.

Sosyal Sınıf ve Dijital Uçurum: Kim Online, Kim Kuyrukta?

Artık para transferi işlemlerinin büyük kısmı dijital bankacılıkla yapılabiliyor. Ancak PTT kullanıcı profiline baktığımızda çoğu kişinin hâlâ şubeye giderek işlem yaptığı görülüyor. Çünkü bu kişiler genellikle düşük gelirli, yaşlı ya da dijital okuryazarlığı düşük bireylerdir.

Bu durum, “finansal dijitalleşme”nin eşitsizlikleri nasıl yeniden ürettiğini gösteriyor. Zengin birey bankadan anında, ücretsiz transfer yaparken; yoksul birey PTT’de sıra bekleyip ücret ödüyor. Teknolojik ilerleme, sınıfsal farkları kapatmak yerine derinleştiriyor.

Toplumsal Normlar ve Değer Algısı: Kimin Parası Kıymetli?

Finansal işlemler, toplumun değer sistemleriyle iç içedir. Erkeklerin gönderdiği para “aileye katkı”, kadınların gönderdiği para “yardım” olarak görülür. Bu dil, ekonomik ilişkileri cinsiyetçi bir çerçevede tanımlar. Para göndermek bir güç göstergesi haline gelirken, kadınlar bu güçten uzak tutulur.

Bu normları dönüştürmek için PTT gibi kurumların toplumsal farkındalık kampanyaları yürütmesi gerekir. “Herkesin parası değerlidir” ilkesini görünür kılmak, finansal adaletin ilk adımıdır.

Tartışma İçin Sorular

- Para gönderme ücretleri sosyal adaletle bağdaşır mı?

- Kadınların finansal sistemde görünürlüğü neden hâlâ “yardım” kategorisine sıkışıyor?

- Göçmen ve azınlık grupların finansal hizmetlerdeki dışlanması nasıl aşılabilir?

- Dijitalleşme, gerçekten eşitlik mi sağlıyor yoksa yeni bir sınıf ayrımı mı yaratıyor?

Sonuç ve Gözlem

Finansal sistemin “küçük ücretleri”, aslında büyük sosyal farkların aynasıdır. PTT’den para gönderme ücreti yalnızca ekonomik bir bedel değil, erişim, onur ve görünürlük meselesidir. Kadınların finansal bağımsızlığını güçlendiren, erkeklerin adalet merkezli yaklaşımlarını teşvik eden, etnik farklılıkları gözeten kapsayıcı politikalar olmadan, bu ücretin anlamı hep aynı kalacak: Sistemin bedelini en çok kırılgan gruplar ödeyecek.

Gerçek finansal eşitlik, herkesin aynı tutarı ödemesiyle değil; herkesin aynı değerde görülmesiyle mümkündür.